Kadına Şiddet ve Devleti Rolü

Her yerden kadına şiddet haberleri gelirken, bir aklı evvel çıkıp akıllı kadın dayak yemez diyebiliyor ülkemde. Hani utanma, arlanma da yok. Asıl garibi ondan sonra da kadına şiddeti eleştiren bir kampanyada poz verebiliyor. Ne kadar yapmacık ve sahte.

Kadına şiddetin bu seviyelere dek gelip neredeyse gün aşırı kadın cinayeti olması şaşırtmıyor. Şu günlerde bile hala korunma isteyip dilekçe veren kadınların, devlet tarafından korunmadığını ve darp edildiğini ve daha kötüsü öldürüldüğünü duyuyoruz. Ve hala kadınlarımızı eğitelim deniyor ama eğitimli ve devletten yardım isteyen kadın bile öldürülüyor. Bırakın şu yalanı,kadınını korumayan devlet/polis varken bu sorun çözülmez. Ve yine bu durumdaki bir ülkeden Kadın Bakanlığı'ndan kadın adı çıkarılıp yerine aile konuyor.

Öyle ya aile bozulmasın diye sözde karakolda barıştırılıp daha sonra cenazesi çıkan onlarca kadın var. Öyle ya kürtaj hakkı bile kadının elinden alınmaya çalışılıyor. Sürekli 3 çocuk tavsiyesi yapılıyor paşamız tarafından.

Toplumumuzda öyle bir kanı oluşmuş ki ne yazık ki, şiddetin ne olduğu bile bilinmiyor. Şiddet inkar ediliyor en başta. Onlarca kadınımız kapalı kapılar ardında cehennemi yaşıyor. Belki hunharca öldürülünce haberimiz oluyor çilesinden belki hiç olmuyor.

Şiddetin ve gücün kutsallaştırıldığı kültürümüzde her sorunun ve çözümsüzlüğün sonucu şiddetle bitiyor. Hala uygar bir toplum olamadığımız için boşanma bir hak olarak görülmüyor. Kadın mal olarak görülüyor, iradesiz kabul ediliyor. Ne acı ki Güneydoğu kökenli berdel gibi iğrenç adetler hala devam ediyor.

Hep şu İslam kültürünün uzantısı bunlar. Toplumu saran muhafazakarlık/geri kafalılık/ilk çağ mantığı bir türlü tam olarak temizlenemedi. Ne zaman temizlenir bilinmez. Ama o güne kadar devlet ve devletin erkleri bu sorunu görmezden gelmek yerine gerçekten müdahale etmeli.

0 yorum:

Yorum Gönder