Bırakın da Ezanlar Türkçe Okunsun!

Evet bırakın ezanlar Türkçe okunsun. İnsanlar 80 desibel sesten dahasını anlasın, ne dendiğini anlasın ki her gün 5 kere neden ezan okunuyor bunun cevabını bulsunlar.

Dinlerin ilk gönderildiğindeki diller ile güncel kullanımda olan diller arası uçurumdur,din adıyla kandırılışlarımızın sebebi. Ne okuduğunu, ne duyduğunu bilmeden okumalardır bu günkü yozlaşmış din anlayışının sebebi.

Bakınız Avrupa'nın yıllar önce çözüp kenara attığı bu sorun yüzyıllar sonra hala ülkemizde bir düğüm halinde. İnsanlar anlamadıkları şeyleri üstünkörü seslendirip aslında ilk başta kendi kendilerine ihanet ediyorlar. Ezbere okuduğu Kuran'ın içinde ne yazdığını bilmeyen, şehadet getirip neye şahadet ettiğini bilmeyen "Taklidi Müslüman" sayısı hiç de az değil. İşte Avrupa'da reformla yırtılıp atılan din ve dindar arasındaki kara perde, ülkemizde hala yerinde ve hala insanlar hacı-hoca tayfasının muskası peşinde koşmakta; cemaatlerden medet umup dini yoz amaçlarına alet etmekte.

Türkçe ezan okundu diye feryat figan edenlerin derdi nedir? Allah büyüktür demenin, haydi namaza demenin ne ziyanı var? Ezan sonuçta Allah kelamı değil, rivayete göre bir rüya sonucu ortaya çıkmış bir metin. Kaldı ki ayet bile olsa önemli olan dillendirilen lisan değil, içeriğidir. Ne yazık ki biçimciliğin bizi esir aldığı şu asırda din de biçimciliğe kurban gitmiş durumda. Mesela düğünde, ölümde, sünnette Mevlit okutanların kaç tanesi Mevlit'in kutsal bir metin değil de bir manzum eser olduğunu biliyor?

Her müslümanın evinde, özellikle de ülkemizde Kuran vardır şüphesiz. Her evde Kuran yüksekçe bir yerde, kapalı, örtülü halde kalır. Toz kondurulmaz ama hiç açılıp okunmadığı için tozludur genelde. Bizzat tecrübe, gidin kendi evinize bakın hemen. Tamam her şeyi orijinalinden okumak daha iyi olsun ama ya hiç okumamak? Buna ne demeli? Ramazan aylarında Kuran okunur camilerde, evlerde; kim dinledikten sonra merak edip de "Bu kadar ayet dinledik ama ne demiş Rabbimiz bize?" diye soran, tercümesini okuyan kaç kişi var? Saygı güzeldir ama bu saygı değil. Asıl saygısızlık Kuran'ı okumayıp sadece bilinmeyen bir dildeki sesletimini dinleyip ağlamak. Ağlıyorsun ama bu kitap ağla diye değil, oku diye; anla diye var.

İbadetin, okumanın, ezanın Türkçe okunmasına karşı temel argüman şu: "Efenim asıl dilindeki, orijinalindeki anlam kayboluyor". Hadi oradan! Düşünün ki yabancı film ya da kitap mevzu bahis olsun. Bu kitap/film ne için var? Okuyalım, izleyelim, anlayalım diye. Peki şu söylenebilir mi, "Biz filme dublaj yaparsak; orijinali bozulur, biz bunu orijinal dilinde yayımlayalım, anlayan anlasın artık." Şu an Arapça taraftarlarının dediği bu. Peki ne oluyor böyle olunca? Lisanı olanlar anlıyor anlamasın da olmayanlar, anlayanların dediklerine inanmak zorunda. Başka alternatifi de yok! Her türlü çarpıtıp kandırmaya müsait durum. Hele bizim ülkemizde bolca olan fakir ve eğitimsiz, şehirlerin banliyölerinde binlerce insan yaşayan ülkelerde.

Sonuç ortada.

0 yorum:

Yorum Gönder